Vergi – Fatih SARIKAYA http://fatihsarikaya.com Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Sun, 16 Jul 2017 01:08:55 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.8.24 http://fatihsarikaya.com/wp-content/uploads/2017/05/cropped-logo-32x32.png Vergi – Fatih SARIKAYA http://fatihsarikaya.com 32 32 Katma Değer Vergisi’nde Vergiyi Doğuran Olay http://fatihsarikaya.com/katma-deger-vergisinde-vergiyi-doguran-olay/ http://fatihsarikaya.com/katma-deger-vergisinde-vergiyi-doguran-olay/#respond Sat, 20 May 2017 18:51:41 +0000 http://fatihsarikaya.com/?p=188 Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinde hükme bağlandığı üzere vergiyi doğuran olayın hukuki koşulları belirlenmiştir. Şöyle ki;

Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde vergiyi doğuran olay, mal teslimi veya hizmet ifasının yapıldığı anda meydana gelmektedir.

Vergi alacağının zamanında kavranması ve güvence altına alınması amacıyla malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde ise bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere vergiyi doğuran olay fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana gelmektedir.

Kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında vergiyi doğuran olay meydana gelmiş sayılmaktadır.

Komisyoncular aracılığı ile veya konsiyasyon suretiyle yapılan satışlarda vergiyi doğuran olay, malların satıcı tarafından komisyoncuya veya konsiyasyon suretiyle mal satanlara verildiği anda değil, malların komisyoncu veya konsiyatör tarafından alıcıya teslim edildiği tarihte meydana gelir.

Su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtımı veya kullanımlarında bunların ilgili müesseselerce bedellerinin tahakkuk ettirilmesi ile vergiyi doğuran olay meydana gelir.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 2/3’üncü maddesi uyarınca su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri dağıtımlar mal teslimi sayılmaktadır. Ancak bu tür malların teslimi önceden gerçekleştirildiği halde bu aşamada vergilendirilmesi mümkün olmadığından vergilendirme bunların bedellerinin hesaplandığı anda yapılmaktadır. Bu tür mükelleflerin mal bedellerini tahsil edip etmemeleri vergiyi doğuran olay açısından önem arz etmemektedir. Bilahare tahakkuk tutarlarında ortaya çıkan değişiklikler Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Matrah ve İndirim Miktarlarının Değişmesi’’ başlıklı maddesine göre düzeltilir.

İthalatta vergiyi doğuran olay gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescil edildiği anda meydana gelmektedir.

Birden fazla vergilendirme dönemine yayılarak verilen hizmetlerde, hizmet bedelinin tamamının veya bir kısmının hizmet ifa edilmeden önce tahsil edilmesi halinde fatura ve belge düzenlenmemiş olması koşuluyla Katma Değer Vergisi doğmamaktadır. Ancak buna karşılık bir vergilendirme döneminden fazla devam eden hizmetlerde takvim yılının aylık dönemlerinden oluşan vergilendirme dönemleri itibarıyla Katma Değer Vergisi’nin hesaplanması ve verilecek hizmetlere ilişkin faturanın aylık ödeme tutarı belirtilerek düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak belli bir vergilendirme döneminde beyan edilmesi gereken Katma Değer Vergisi matrahının toplam hizmet bedelinin, hizmetin ifa edileceği aylık sürelere bölünmesi suretiyle tespiti mümkündür.

Toplam bedel hizmet tamamlandığında alınsa dahi hizmetin gerçekleştiği vergilendirme dönemlerine isabet eden tutarın ilgili olduğu dönemde beyan edilmesi zorunludur. Bu durumda mevcut düzenlemeler çerçevesinde hizmet bedelinin tamamının hizmet ifasının sonunda beyan edilmesi mümkün değildir.

Bir vergilendirme döneminden fazla devam eden hizmetlerin taksitlere bağlanması halinde, kredi kartı ile yapılan ödemelerde, POS makinesi tarafından başlangıçta düzenlenen ve hizmet bedelinin tamamını kapsayan ödeme planını gösteren belge, ayrıca fatura veya benzeri belge düzenlenmemiş olması koşuluyla Katma Değer Vergisi hesaplanmasını gerektirmemektedir. Vergiyi doğuran olay, aylık taksit miktarının şirketin banka hesabına geçtiği tarihte değil, bir vergilendirme döneminde fazla devam eden hizmetler için takvim yılının aylık vergilendirme dönemleri itibariyle gerçekleşmiş sayılır.

Diğer yandan hakedişli işlemlerde,  verilen hizmet nedeniyle elde edilen hakediş bedeli için hakedişin tahakkuk ettiğini belgeleyen kabul tutanağının düzenlendiği ve/veya hakediş raporunun onaylandığı tarihte vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir.

İTO Haber

]]>
http://fatihsarikaya.com/katma-deger-vergisinde-vergiyi-doguran-olay/feed/ 0
Vergi Suçlarında Dava Zamanaşımı http://fatihsarikaya.com/vergi-suclarinda-dava-zamanasimi/ http://fatihsarikaya.com/vergi-suclarinda-dava-zamanasimi/#respond Sat, 20 May 2017 18:51:39 +0000 http://fatihsarikaya.com/?p=184 Vergi suçu işleyenler adına VUK md. 359 hükmünün (a) fıkrası gereğince 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası, (b) fıkrası hükmü gereğince ise 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunmaktadır.   Buna göre, TCK md.102/1-4 maddesine göre “vergi suçunda” dava zamanaşımı 5 yıl olmaktadır. Bu müddet hem tamamlanmış ve hem de teşebbüs durumunda kalmış vergi suçları için 5 yıldır.[1]

Vergi suçları açısından söz konusu olan bu 5 yıllık süre, doğal olarak hiç kesintiye uğramaması veya durmaması halinde söz konusu olmaktadır. Dava zamanaşımını kesen TCK 104. maddedeki sebeplerden biri gerçekleştiğinde süre daha uzun olabilecektir. Ancak zamanaşımı ne kadar kesilirse kesilsin vergi suçları için bu müddet 7 yıl 6 aydan daha fazla olamaz.[2]

VUK’nun 374. maddesinde belirtilen zamanaşımı süreleri vergi cezalarına (usulsüzlük ve vergi ziyaı cezalarında) uygulanacak sürelerdir. Bu kanunun 359. maddesinde sayılan fiiller nedeniyle hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunması gerektiği durumda TCK’nunda belirtilen sürelere bakılması gerekir.[3]

TCK’nun 66. maddesinde “Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davasının; 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda 8 yıl, geçmesiyle” düşeceği hükmü yer almaktadır. Ayrıca fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, 2/3 geçmesiyle kamu davasının düşeceği, dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibariyle suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulacağı, sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırının göz önüne alınacağı; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezasının esas olacağı da belirtilmiştir.

Aynı maddede zamanaşımının, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlemeye başlayacağı hükmüne yer verilmiştir. Vergi suçlarında sonuç vergi ziyaı olmakla birlikte, 4369 sayılı kanunla vergi suçlarında vergi ziyaı suçun unsuru olmaktan çıkarıldığı için vergi suçu neticesi harekete bitişik suç, şekil suç veya sırf hareket suçu olarak adlandırılan suç kategorisine girmiştir. Bu nedenle, vergi suçlarında vergi ziyaının oluşması beklenmemektedir. Dolayısıyla VUK’nun 359. maddesinde sayılan suçlarda dava zamanaşımı da fiilin gerçekleştiği günden başlar.[4]

TCK’nun 66. maddesinde 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda 8 yıllık zamanaşımı süresi belirlendiğinden VUK’nun 359. maddesinde sayılan suçlarda dava zamanaşımı süresi de 8 yıl olmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere bu süre fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacaktır.[5]


[1] BAYKARA Bekir, “Teori ve Pratik Yönleriyle Vergi ve Vergi Ceza Hukuku”, HUD Yayınları, Aralık 2008, Ankara, s.422-423.

[2] Yargıtay 9. Ceza Dairesi Kararı: 17.03.1993 gün ve E:1993/988-K:1999/1325 sayılı kararları.

[3] DONAY Süheyl, Hürriyeti Bağlayıcı Cezalarda Zamanaşımı, 19.02.2001 tarihli Radikal Gazetesinin Ekonomi Sayfası.

[4] Zamanaşımının başlangıcının vergi ziyaının oluştuğu günden başlayacağı konusundaki görüşler için bkz. BAYKARA Bekir, age. s.418 – 425

[5] BAYKARA Bekir, age. 420

Hürses

]]>
http://fatihsarikaya.com/vergi-suclarinda-dava-zamanasimi/feed/ 0
Başkasının Vergisinden Ne Kadar Sorumluyuz? http://fatihsarikaya.com/baskasinin-vergisinden-ne-kadar-sorumluyuz/ http://fatihsarikaya.com/baskasinin-vergisinden-ne-kadar-sorumluyuz/#respond Sat, 20 May 2017 18:51:39 +0000 http://fatihsarikaya.com/?p=185 Başkasının vergisinden sorumlu olmak da nereden çıktı demeyin. Oldukça yaygın bir konudan bahsediyorum. Başkasının vergisinden sorumlu olabilirsiniz.

İşte yaygın olarak karşılaşılabilecek birkaç örnek.

Kanuni temsilcilerin sorumluluğu

Tüzel kişilerin vergi mükellefi veya sorumlusu olması durumunda, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilmesi gerekiyor. Bu ödevin yerine getirilmemesi nedeniyle tüzel kişi mükellef veya vergi sorumlusunun varlığından alınamayan vergi ve bu vergiye bağlı kamu alacakları, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin malvarlığından alınabilir. Kanuni temsilciler bu şekilde ödemek zorunda kaldıkları vergi asılları için asıl mükellefe rücu edebilirler. Ancak asıl mükelleften vergi aslını tahsil de etseler sonuçta bir mali yüke katlanmak zorunda kalabilirler. Vergi aslı dışındaki borçlar için rücu olanağı da yok.

Vergi kesenlerin sorumluluğu

Yaptıkları ödemelerden vergi kesmek zorunda olanlar, verginin tam olarak kesip süresinde vergi dairesine ödenmesinden sorumludurlar. Örneğin, işletmesinde işçi istihdam edenler veya danışmanlık hizmeti alanlar, yaptıkları ücret ve serbest meslek ödemesinden vergi kesmek ve yatırmak zorundadırlar. Vergi dairesine ödenecek olan vergi istihkak sahibinin vergisidir ancak ödemeyi yapan vergi kesintisi yapıp ödemediyse, bunun için bir tarhiyatla karşılaşacaktır.

Damga vergisinde kâğıtları imzalayanların sorumluluğu

Damga vergisinin mükellefi esas olarak, vergiye tabi kâğıtları imzalayanlardır. Birden fazla kişi tarafından imzalanan kâğıtlara ait vergi ve cezanın tamamından, imza edenler müteselsil olarak sorumludurlar.

Bir sözleşmede, ödenmesi gereken damga vergisinden hangi tarafın sorumlu olacağı belirlenmiş olabilir. Taraflardan birinin bu çerçevede vergiyi ödemesi, diğer tarafın sorumluluğunu da sonlandırır. Ancak sözleşmeye göre vergiyi ödemesi gereken tarafın bu görevini yerine getirmemesi durumunda, diğer taraf vergi ve cezalardan müteselsilen sorumlu olmaya devam eder. Sözleşmedeki hüküm, vergi dairesini bağlamaz. Vergiyi ödeyen taraf elbette sözleşmeye dayanarak ödediği vergiyi özel hukuk hükümleri çerçevesinde karşı taraftan talep edebilir.

Damga vergisinde kağıdın hükmünden yararlananların sorumluluğu

Yabancı ülkelerde düzenlenen kâğıtların damga vergisini, Türkiye’de bu kâğıtları resmi dairelere ibraz eden, üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya her hangi bir şekilde hükümlerinden faydalananlar ödemektedir. Bu kural gereği, her hangi bir şekilde taraf olunmayan bir sözleşme nedeniyle, bu sözleşme bir resmi daireye ibraz edildiği veya hükmünden yararlanıldığı için, damga vergisi ödeme yükümlülüğü doğabilir.

Resmi dairelerle veya vergiden muaf olanlarla sözleşme yapanların sorumluluğu

Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kâğıtların damga vergisi kişiler tarafından ödenmektedir. Benzer şekilde, vergiden muaf kişiler ile imzalanan kâğıtların vergisi diğer kişiler, vergiden muaf kurumlarca düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kâğıtlara ait verginin tamamı diğer kişiler tarafından ödenir. Görüldüğü gibi, vergiden muaf olanlarla imzalanan kâğıtların vergisi tam olarak ve tamamı diğer kişi tarafından ödemektedir.

Yabancılara ödeme yapanların sorumluluğu

Gelir Vergisi Kanunu’na göre bu vergide tarhiyatın muhatabı, gerçek kişilerdir. Dar mükellef bir kişinin Türkiye’de vergiye tabi bir gelir elde etmesi durumunda; kendisi, varsa daimi temsilcisi, daimi temsilcisi de yoksa kazanç veya iradı yabancı kişiye sağlayanlar tarhiyata muhatap olabilirler. Bu çerçevede örneğin Türkiye’de bulunan bir varlığını satan ve vergiye tabi bir gelir elde eden dar mükellef bir kişi elde ettiği geliri beyan edip vergisini ödemezse, bu vergi varlığı satın alarak kazanç sağlayan kişi adına tarh edilebilir.

Benzer düzenleme Kurumlar Vergisi Kanunu’nda da vardır. Dar mükellef bir kurumun Türkiye’de vergiye tabi bir gelir elde etmesi ve yasal yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda, kuruma kazanç sağlayanların vergiye muhatap olmaları mümkündür.
Bu tür bir tarhiyata muhatap olmamak için, kazancı sağlayanların gerekli önlemi alması, dar mükellef kişi veya kurum vergisini ödemeden yükümlülük tutarı kadar bir tutarı teminat olarak tutması gerekebilir.

KDV’de işleme taraf olanların sorumluluğu

Katma değer vergisi uygulamasında iki farklı sorumluluk müessesesi vardır.

Birincisi, kanunun 9. maddesinde düzenlenen sorumluluk uygulamasıdır. Bu maddede düzenlenen sorumluluk, tevkifat sorumluluğudur. Bu madde gereği, gerek hizmet ithalinde, gerekse de Maliye Bakanlığınca belirlenen yurt içi teslim ve hizmetlerde, hesaplanan KDV’nin bir kısmı veya tamamı sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenmektedir.

İkincisi Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi kesenlerin sorumluluğu” başlıklı 11. maddesinde düzenlenen sorumluluk uygulamasıdır. Her ne kadar maddenin başlığı ve içeriği vergi kesenlerin sorumluluğunu öngörse de, maddenin gerekçesinde düzenlemenin katma değer vergisinde de uygulanağı ifadesi yer almakta, uygulaması da gerekçede olduğu gibi yapılmaktadır. Bu madde gereği, Hazineye intikal etmeyen vergiden, alım-satıma taraf olanlar veya hizmetten yararlananlar, koşulların yerine gelmesi durumunda sorumlu tutulabilmektedir.

Dünya

]]>
http://fatihsarikaya.com/baskasinin-vergisinden-ne-kadar-sorumluyuz/feed/ 0
Serbest Meslek Kazancı Elde Edenlere Mahkemeden Güzel Haber http://fatihsarikaya.com/serbest-meslek-kazanci-elde-edenlere-mahkemeden-guzel-haber/ http://fatihsarikaya.com/serbest-meslek-kazanci-elde-edenlere-mahkemeden-guzel-haber/#respond Sat, 20 May 2017 18:51:37 +0000 http://fatihsarikaya.com/?p=182 Son zamanlarda Doktor, Avukat, Mali Müşavir gibi serbest meslek kazancı elde edenlere Vergi Müfettişleri odaların belirlediği tarifenin altında kazanç elde edemeyeceklerine yönelik vergi inceleme raporları düzenlemekte, vergi tarhiyatı yapmakta ve ceza kesmektedir. Bu tür meslekleri yapıp serbest meslek kazançları elde edenler her zaman odaların belirlediği tarifeden hizmet verememekte, tarifenin altında makbuz kesebilmektedir.

06.03.3017 tarihli İstanbul 8. Vergi Mahkemesi’nin 2016/480 Esas ve 2017/457 Karar numaralı Kararında, Vergi Mahkemesi, Serbest Muhasebecilik ve Mali Müşavirlik (SMMM) hizmeti karşılığında müşterilerinden asgari ücret tarifesinin altında ücret alarak serbest meslek makbuzu düzenlediği tespit edilen ve düzenlenen serbest meslek makbuzları toplam tutarı ile asgari ücret tarifesine göre alınması gereken ücret tutarları toplamı arasındaki farktan hareketle adına düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden dava açan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin (SMMM) davasını aşağıda ele alacağımız gerekçe ile kabul etmiş ve tarhiyatlar ile kesilen cezaları kaldırmıştır.

KDV Kanunu’nun 27/5 Maddesi uyarınca da, serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa, hizmetin bedeli, bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamaz.

Bilindiği gibi, VUK’un 3/B Maddesine göre, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.

Serbest meslek kazancı elde eden serbest meslek erbabının kazanç miktarı konusunda normal ve mutad olan durum, serbest meslek erbabının düzenlemiş olduğu ve defterlerine kaydettiği serbest meslek makbuzlarında yazılı olan miktarda kazanç elde etmesidir. Düzenlenen serbest meslek makbuzlarında yazılı olan tutarın haricinde kazanç elde edilmiş olduğunun kabul edilebilmesi için, idarenin vergi inceleme yetkisini kullanarak, gerektiğinde ilgili kişilerin de ifadeleri alınmak suretiyle davacının defter ve belgelerine göre daha fazla kazanç elde ettiğini somut ve inandırıcı delillere dayandırılmak suretiyle tereddüte mahal bırakmayacak biçimde ortaya koymak suretiyle ispat etmesi gerekmektedir. Dolayısı ile mükelleflerin defter ve belgelerine göre daha fazla kazanç elde ettiği konusunda ispat yükü idareye aittir.

VUK 134’üncü maddesi uyarınca vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, tespit edilmesi ve sağlamasıdır. Bu halde, serbest meslek erbabının verdiği muhasebe hizmeti karşılığında almış olduğuücrete ilişkin eksik tutarda serbest meslek makbuzu düzenlemek suretiyle kayıt ve beyan dışı bıraktığı bir hasılatının bulunup bulunmadığının hukuki, somut ve inandırıcı delillere dayanılarak açık ve tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ortaya konulması gerekirken, davacının hizmet verdiği müşterilerden serbest muhasebeci ve mali müşavirler için belirlenen asgari ücret tarifesinde yer alan tutarlar kadar ücret aldığı halde, asgari ücretin altında belge düzenlediği varsayımına dayalı olarak tespit edilen hasılat üzerinden davacı adına salınan dava konusu vergi ziyaı cezalı KDV’de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Serbest meslek erbabının, serbest muhasebeci ve mali müşavirler için belirlenen asgari ücret tarifesinin altında belge düzenlenmiş olması bağlı olduğu meslek kuruluşu ile kendisi arasındaki hukuki durumu ( disiplin cezası verme vs.) etkilemekte olup, vergi kanunları karşısındaki hukuki durumu etkilememektedir.

Vergi Mahkemesi kararı sadece bu davanın sonucu bakımından değil, emsal bedele/tarifeye atıfta bulunmadan önce vergi incelemesinin tam olarak eksiksiz bir biçimde ve gerçeği yansıtacak şekilde somut delillerin ortaya konularak yapılması gerektiğini söylemesi bakımından da önemlidir.

Burada tarifeye atıfta bulunarak vergi inceleme raporu düzenlenmesi olayın kolayına kaçmak gibi bir sonuç doğurmaktadır, ancak Vergi Mahkemesi bunu kabul etmemektedir. Vergi Mahkemesi kararı piyasa gerçeğini dikkate alan bir karar olmuştur. Maalesef uygulamada odaların belirlediği ücretler her zaman alınamamaktadır. Şüphesiz ki, Doktor, Avukat, SMMM gibi bütün meslek erbapları daha fazla kazanmak ister. Fakat, her zaman bu mümkün olmayabiliyor. Mahkeme de kararında bunu ifade etmiştir ve çok yerinde bir karar olmuştur.

Finans Gündem

]]>
http://fatihsarikaya.com/serbest-meslek-kazanci-elde-edenlere-mahkemeden-guzel-haber/feed/ 0
Vergi Kaçağının İhbarı Meslek Sırrı Sayılıyor http://fatihsarikaya.com/vergi-kacaginin-ihbari-meslek-sirri-sayiliyor/ http://fatihsarikaya.com/vergi-kacaginin-ihbari-meslek-sirri-sayiliyor/#respond Sat, 20 May 2017 18:47:40 +0000 http://fatihsarikaya.com/?p=162 Vergi kaçakçılığını ihbar edenlere, tahakkuk eden vergi ve cezalar üzerinden yüzde 10 oranında ikramiye veriliyor. İkramiyenin 1/3’ü tahakkuk aşamasında kalanı da tahsil edildikten sonra ödeniyor. Bunun için; ihbarın yazılı olması, ihbar edenin adı-soyadı ve açık adresi ile imzasının bulunması ve dilekçede, ihbar ikramiyesi ödenmesinin talep edilmesi gerekiyor.

İhbar dilekçesinde, şu kişi vergi kaçırıyor ya da evi, arabası ve yaşantısına göre çok düşük vergi ödüyor gibi ifadelere itibar edilmiyor.

İhbarın, somut olay ve belgelere dayalı olması gerek. Ayrıca ihbar edenin mesleği de önemli!..

İHBAR EDENİN MESLEĞİ

3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun “meslek sırları” başlıklı 43. maddesine göre; “Meslek mensupları (yani muhasebeci ve mali müşavirler) ve bunların yanlarında çalışanlar, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ifşa edemezler. Çeşitli kanunlarda muhbire tanınan hak ve menfaatlerden faydalanamazlar” deniliyor. Bu maddeye istinaden de; serbest muhasebeci mali müşavirlere ve yeminli mali müşavirlere ihbar ikramiyesi ödenmiyor.

İKRAMİYE ALMANIN YOLU!

Yargının kararı ikramiye ödenmeyeceği yönünde. Ancak, ikramiye alabilmenin bir yolu var. O da; vergi kaçakçılığını ihbar etmeyi düşünen meslek mensuplarının, ihbarı kendileri değil de başkası aracılığıyla yapmaları!..

Hürses

]]>
http://fatihsarikaya.com/vergi-kacaginin-ihbari-meslek-sirri-sayiliyor/feed/ 0
Kira Gelirleri İçin Mart 2017 Vergi Beyanları http://fatihsarikaya.com/kira-gelirleri-icin-mart-2017-vergi-beyanlari/ http://fatihsarikaya.com/kira-gelirleri-icin-mart-2017-vergi-beyanlari/#respond Tue, 24 Mar 2015 07:52:02 +0000 http://demo.themegrill.com/colormag/?p=117 2016 yılı kira gelirleri beyanı Mart 2017’ da beyan edilecektir.  (1 Mart -25 Mart 2017) konunun önemli bir hadise olması nedeniyle kira gelirlerinin bildirim veya beyanı açısından bazı özellikli durumlar bulunmaktadır. Buna göre:

1)      Kira gelirleri ile ilgili beyannamelerin 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensupları tarafından elektronik ortamda yollanılması  mümkündür. Veya  söz konusu  beyannamelerin  kağıt ortamda düzenlenip, elden vergi dairesine  verilebileceği gibi  posta kanalıyla taahhütlü olarak yollanması  mümkündür.   Vergi  ödemelerinin birinci taksiti 31 Mart olup, diğer ikinci taksidi ise, 31 Temmuz 2017 tarihine kadar ödenebilir.

2)      Tahsil edilmemiş kira gelirinin beyanı yapılmaz. Gerek iş yerleri olsun ve gerekse konut olarak kiraya verilen binalarda nakden veya hesaben tahsil edilmemiş olan kira gelirleri beyan edilmez. İstisna sınırlarının altında kalan kira gelirleri için beyanname verilmez. Bu sınır 2016 yılı için konutlarda 3.800,00  TL’dir; İşyerleri için ise vergi kesintisi yapılandan brüt tutarı 2016 yılı için 30.000,00 TL’dir.

3)      Banka kredi faizi ödemesinin avantajı: Kiraya verilen meskenin veya işyerinin banka kredisi kullanılarak satın alınması halinde; “ Ödenen faizler kira gelirlerinden düşülür”. Burada dikkat edilecek nokta bankaya yapılan taksit ödemeleri değil, 2016 yılı içerisinde ödenen faizler indirilir.

4)      Evini kiraya veren, kendisi de kiracı durumun da olan kimse sahibi bulunduğu konuttan elde ettiği kira gelirinden, ödediği kira giderini düşebilir. Bu gibi durumlarda gerçek gider metodu benimsenerek, avantajlı hale geçilebilir. Sonuçta, giderler, gelirden yüksek ise ödenecek vergi doğmaz.

5)      Kira tahsil eden eş, kirayı ödeyen erkek-koca ise; kadın aldığı kirayı beyan edecektir. Oturdukları evin kira sözleşmesi kocası adına olan durumlarda aile birliğinde ortak bir gider olması nedeni ile, kocasının ödediği kirayı, kendi kira gelirinden diğer eş indirebilir.

6)      Kiraya verilen iş yerinde ticaret yapan mükellefin basit usulde mükellef olması durumunda kira stopajı olmadığı için bu iş yerinin maliki tarafından elde edilen kira gelirinin 1.580,00 TL ‘yi geçmesi halinde beyanı yapılacaktır.

7)      Aile bireylerinin tek tek elde ettikleri kira gelirleri kendi adlarına kişisel olarak beyan edilecektir. Konut kira gelirlerinde ki istisna tutarı her bir birey için ayrı ayrı olmak üzere 3.800,00 TL’dir. Öte yandan,  konutlardan elde edilen kira gelirleri  beyan edilmez veya  noksan beyan edilirse 2016 yılı için   3.800,00  TL’lik  istisnadan   faydalanmak  mümkün değildir.  Ayrıca,  elden edilen konut kira gelirlerinin istisna haddinin altında kalmasında ise, söz konusu  kazanç ve iratların toplamı GVK 103. Maddede yer alan   tarifenin 3. Diliminde  ücretler için belirlenen  tutarı yani  30.000,00 TL’yi aşmaması halinde söz konusu  konut kira gelirleri için beyanname verilmeyecektir.   Yine,  GVK’nun 103. Maddesinde yer  alan tarifenin  3. Diliminde  ücretler için  tespit  edilen tutarın ……….TL’nin üzerinde ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı  veya diğer kazanç ve irat elde etmesi halinde  3.800,00 TL’lik istisnadan  yararlanmak  mümkün değildir.

8)      2016 yılı işyeri kira gelirlerinde 30.000,00 TL’ ye kadar beyan, 126.560,00 TL’ ye kadar vergi yok iade var. Bu çerçevede gerçek kişilerce elde edilen gelirin işyeri kirasından ibaret olduğu durumda aşağıda yer alan tablonun tetkikinden de görüleceği üzere 30.000,00 TL’ ye kadar hiç beyanda bulunmayacak, elde edilen brüt kira tutarının 30.000 TL- 126.560 TL arasında olduğu durumda ise beyanname verilmesine karşın, ödenecek vergi doğmamaktadır.

9)      İşyerinde kiracı durumda olan bir gerçek kişi basit usulde mükellef ise mülk sahibine ödediği kiralarda dolayı, mülk sahibi açısından elde edilen basit usulden dolayı kira geliri 1.580,00  TL’ yi aşmıyorsa mülk sahibi 2017 Mart ayında kira beyannamesi vermeyecektir. Basit usul mükelleften elde edilen kira geliri 1.580,00 TL’ yi aşıyorsa Mart 2017 içerisinde GMSİ Kira beyannamesi verilmelidir. Basit usul mükellef ile mülk sahibi arasında düzenlenen kira sözleşmelerinde damga vergisi istisnası söz konusudur. Ayrıca, konut olarak kullanılan meskenler de de  mülk sahibi ile kiracı arasında düzenlenen kira kontratlarını damga vergisi istisna dolayısıyla söz konusu değildir.

10) Kira gelirlerinin GMSİ beyanı e-beyan olarak elektronik ortamda verilebileceği gibi kağıt olarak da düzenlenip vergi dairesine elden verilebilir. Okuma – yazma bilmeyenler için veya yaşlılar için Maliye Bakanlığı 60 yaş üzeri mükellefler ve engelliler için randevu sistemiyle vergi dairesi personeli tarafından beyannameleri düzenlenmektedir. Bu konuda randevu için VİMER – 444 0 189

11) Boş kalan dükkan veya konutlar için kira geliri elde edilmediği için beyanname verilmesi söz konusu değildir.  Aynı şekilde boş tutulan iş yerlerinde çöp vergisi tahakkuk ettirilmez.

12) Bir konutun mülk sahibinin annesi, babası, büyükannesi, büyükbabası veya çocuklarına, torunlarına veya kardeşlerine sadece oturmak için ayrılırsa emsal kira bedeli hesaplanarak matraha eklenmeyecektir.

13) GVK’nun 73’üncü maddesinde düzenlenen emsal kira bedeli, kiraya verilen mal ve haklardan elde edilmesi gereken asgarî kira bedelinin tespiti ve bu bedelinin mükellefler tarafından yapılacak beyanında bildirilmesi esasına dayanır. Burada amaç, gerçek kira bedelinin tespit edilememesi veya gerçek kira bedelinin bilerek az beyan edilmesi halinde vergilendirilecek geliri tespit etmektir. Buna göre bir konutun bedelsiz olarak kiraya vermesi halinde GVK’nun 73’üncü maddesine göre vergi değerinin %5’i yıllık kira geliri olarak dikkate alınacaktır.

14) İş yeri kira gelirlerinin tutarı ne olursa olsun mutlak surette banka sistemi üzerinden yada PTT kanalıyla ödenmesi zorunludur. Bu ödeme sistemine dikkat etmeyenler için özel usulsüzlük cezası tatbik edilir (bkz. VUK Mük. Md. 355) (bkz. GVK GT-422 seri nolu tebliği ile kesilecek cezanın üst sınırı 940 TL’dir) Konutlar için ise elde edilen kira tutarı 500,00 TL’nin üzerinde ise bu ödemelerde yine banka sistemi üzerinden yapılması zorunludur ( GVK GT-Seri No 268)

15) Kira olarak doğan alacağın başka bir kişiye temlik edilmesi veya kiraya verenin kiracısına olan bir borcu ile takas olunması halinde tahsil koşulu realize olmuş sayılır. Uygulamada : “Para faizsiz, tarla icarsız” usulü ile yapılan işlemlerde de karşılıklı menfaatler dikkate alınarak kira gelirlerinin emsal kira bedeline göre hesaplanıp beyan edilmesi zorunludur.  Burada kira alacağının temlikine karşılık olarak herhangi bir değer alınıp alınmadığı, yani temlikin ivazlı veya ivazsız olması önem arz etmez. Elde edilen gelirin tümünün bağışlanması durumunda (ivazsız olması) durumu değiştirmez. Keza, temlikin ivazlı olması halinde de alacağın tahsil edilmiş olması şart değildir.

16) Maliye Bakanlığı, son yıllarda elektrik, doğalgaz vb. sayaçları dikkate alarak sayaç sahiplerinin GMS iradının bulunup bulunmadığını araştırmaktadır. Örneğin, mükellef (A) şahsının üzerinde 5 (beş) adet elektrik sayacı var ise bunun kira gelirlerinin adetsel olarak beyanı denetlenebilmektedir. Aynı şekilde (B) şahsının üzerinde 3 (üç) adet doğalgaz abonelik sayacı mevcut ise yine bununla ilgili olarak 3 (üç) adet konuta ait GMSİ beyanının bulunup bulunmadığı kontrol edilmektedir.

17)   Küçük ve kısıtlıların mükellef olması halinde bunların GMSİ beyanları veli, vasi veya kayyım tarafından imzalanarak verilir. Mal ve haklara hisseli olarak ortak olması durumunda her ortak kendi hissesine karşılık gelen GMSİ beyanını kişisel olarak verecektir (1).

18) Kira gelirlerinin beyanı açısından vergi daireleri tarafından bu beyanların denetimi banka hesapları üzerinde yapılmaktadır. Kiracılar tarafından mülk sahiplerine yollanan kira bedelleri ayrıca vergi daireleri tarafından banka hesapları üzerinden denetlenmektedir. Beyan edilen kira gelirleri ile banka yatırılan kiralar uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. (2)
(1) Bkz: 2017 Vergi Rehberi Fortune Dergisi eki, Denge Mazars Yayını, Ocak 2017,
(2) Maliye Bakanlığı tarafından bastırılmış 2016 yılı kira gelirleri için beyanname düzenleme rehberi ayrıntılı açıklamalar içermektedir. Bu rehberden edinilip, açıklanan örnekler incelenmelidir. Ayrıca bu rehber elektronik ortamda www.gib.gov.tr adresinden incelenebilir.

Nazlı Gaye Alpaslan
Avukat

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasalişlem yapılacaktır .)

]]>
http://fatihsarikaya.com/kira-gelirleri-icin-mart-2017-vergi-beyanlari/feed/ 0
Post Format: Gallery http://fatihsarikaya.com/post-format-gallery/ http://fatihsarikaya.com/post-format-gallery/#respond Fri, 13 Mar 2015 11:40:20 +0000 http://demo.themegrill.com/colormag/?p=15 ]]> http://fatihsarikaya.com/post-format-gallery/feed/ 0